©tiebreakworld

Ecem Güzel

Ecem Güzel

Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Spor Yöneticiliği Bölümü öğrencisisiniz, 10 yaşından beri de yelken ile ilgileniyorsunuz. Bir çok başarıya imza attınız. Pekiyelken dışında kimdir Ecem Güzel? Neler ile ilgilenir?

Açıkçası son bir yıldır öyle bir tempoda çalışıyoruz ki yelken dışındaki Ecem’i çok göremiyorum ben de :) Şaka bir yana hayvanları çok severim, özellikle de köpekleri. Kitap okumayı çok severim, puzzle yapmayı çok severim. Fırsat bulduğumda arkadaşlarımla ve ailemle vakit geçiririm.

Önceki röportajlarınızda yelkene olan ilginizin tek bir kelime ile başladığını söylemişsiniz.
Bodrum'da başlayan bu hikayeyi bizler için de bir kez daha anlatır mısınız?

Yelkene güzel bir tesadüf sonucunda başladık diyebilirim. Bodrum’da geçirdiğimiz bir yaz tatilinde yelken kursu verildiğini görmüştüm. Yelkende başlangıç branşı optimisttir. Çocuk aklımla bu kelime beni çok cezbetmişti ve ben de optimist kursu istiyorum diye tutturmuştum. Yelken olduğunu bilmiyordum aslında. Kursa başlayınca, denize çıkınca yaptığım şey çok hoşuma gitti. O kursla başlayan macera profesyonelliğe evrildi ve bugünlere kadar geldi.

2009 yılında katıldığınız yarışma ile ivme kazanan profesyonel hayatınız sizi Olimpiyat bileti almaya kadar taşıdı. Tokyo Olimpiyatlarına katılacak olma konusundaki hisleriniz neler?

Çok heyecanlıyım. Güzel bir deneyim olacak. Her sporcunun hayali bu organizasyonu, o atmosferi yaşamaktır. Hayallerim gerçek olacak.

Peki Ecem Güzel nasıl antrenman yapıyor? Özellikle Olimpiyatlara nasıl hazırlanıyorsunuz?

Pandemi döneminin ilk birkaç ayı tam randımanlı antrenman yapamamanın acısını mı çıkarıyoruz bilmiyorum ama ekibim ve ben inanılmaz bir tempoda çalışıyoruz. Günde 5-6 saat minimum diyebilirim. Deniz antrenmanları, salon, fitness, bisiklet antrenmanları vb.

Derin denizler, tek başınıza olmak... Bunlar sizi ara sıra da olsa korkutuyor mu? Bunları nasıl aşıyorsunuz?

Deniz bana tam tersi duygular yaşatıyor aslında. Denizde tek olmak ve tüm kararlarımdan kendimin sorumlu olması güvenimi yükseltiyor.

Yelken zengin sporu olarak düşünülüyor, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Masraflı bir spor olduğu ortada çünkü futbol, basketbol, voleybol gibi bir top ve birkaç insan bir araya gelip yapamıyorsunuz. Ama kulüpler ve kurslar bu konuda çok yardımcı oluyorlar diyebilirim. Kimse gözünü korkutmasın, önce çocukları kurslara versin aileler mutlaka. Alışma evresi geçildikten sonra profesyonel olma yolu izlenecekse maddi yönden araştırmalar başlayabilir.

Günümüzün medyalaştırılmış spor camiasında (ne yazık ki) yelkenin hak ettiği yerde olduğunu düşünüyor musunuz? Yelkenin futbol gibi bir kitlesinin olmadığı görüşünüzün arkasında mısınız?
Futbol çok çok büyük kitlelere hitap eden, sadece ülkemizde değil dünyada da durumu böyle olan bir branş. Bizim ülkemizde ise olması gereken şey ilgiyi ve kitleyi futboldan alıp diğer branşlara dağıtmak değil bence. İyi sporcu yetiştirmeye odaklanmak, devlet, markalar ve basın tarafından sporcuların mutlu ve sporuna odaklanmış bir hayat yaşamalarını sağlamak, sonucunda da başarı doğal olarak geleceği için insanların ilgisi o tarafa kayacaktır zaten. Mutlu ve kafası rahat sporcular yetiştirmeliyiz, beraberinde spor kültürünü yaymak için de çalışmalar yapmalıyız. İnsana yatırım, en güzel yatırımdır.


Takım oyunu ve disiplin. Takım oyunu derken şunu kastediyorum; bireysel bir spor yapmamıza rağmen antrenör, kondisyoner, diyetisten, psikolog, kulüp ve federasyon yetkilileri topyekün bir çalışma var arkasında. Ben de disiplinimi ve azmimi koruyarak bu çabaları taçlandırıyorum.
 

  • Sezai Bora Kütük Sezai Bora Kütük
  • Oğuz Er Oğuz Er
  • Nazlı Çağla Dönertaş Nazlı Çağla Dönertaş
Top