©tiebreakworld

İnanç Dirier

İnanç Dirier

1. İnanç Dirier kimdir? Ben İnanç Dirier. 18 yaşındayım. Sainte Pulcherie Fransız Lisesi’nde okuyorum. Kendimi bildim bileli sporla uğraşıyorum. Küçüklüğümden bugüne yüzme, karma dövüş sanatları(MMA) ve jimnastik gibi birçok sporla uğraştım. Ama içlerinden en uzun süreli ve ciddi anlamda yaptığım,yapmaya devam ettiğim spor dalı futbol oldu.

2. Futbol maceran nasıl başladı? Neden futbol? Aslında futbola olan ilgimde babamın payı çok büyük.Henüz 4-5 yaşlarında anaokuluna başladığım zamanlarda her okul çıkışı beni almaya gelip, benimle birlikte top oynuyordu. Bu aktivitemiz senelerce devam etti.Geçen yıllar boyunca benim futbol oynamaya ve izlemeye karşı olan ilgim kat ve kat arttı. 7-8 yaşlarına geldiğimde ailem hem spora hem de futbola karşı olan eğilimimi gördü ve futbol okuluna başlamamda aracı oldu. Hem ben top oynamaktan çok keyif alıyordum,hem de ailem maçlarıma gelerek beni desteklemeye devam ediyorlardı.Futbol okulunda teorik derslerin yanı sıra arkadaşlık ilişkilerini, hoca-öğrenci diyaloglarını gözlemledim ve çok sağlam arkadaşlıklar edindim. Ayrıca futbolun getirdiği rekabet ve temsiliyet duygusu beni bu spor dalına daha çok bağlamaya devam etti.

3. Sende en derin izi bırakan futbol maçın, golün? 13-14 yaşlarında istanbul il bazında bir turnuva düzenlenmişti. O güne kadar genelde kendi yaş gruplarımla oynuyordum ve fiziksel anlamda bir eksiklik yaşamıyordum. Turnuva eleme maçlarının biri için deplasmana gitmemiz gerekiyordu. Maç bizim için çok önemli olduğundan hocalarımızın tamamı bizimle birlikte gelmişti. Ayrıca yaşlarımız küçük olduğundan neredeyse herkesin annesi babası çocuklarını desteklemeye gelmişti. Kısacası tüm takım kenetlenmiş ve maça odaklanmıştık. Maç günü de 24 Nisan yani doğum günümdü. Karşı takımdaki çocuklar yaşça bizden büyük olmanın yanı sıra, fiziksel olarak da çok üstünlerdi.Maçın sonlarına doğru 0-0 devam ederken bir anda topu ayağımda buldum ve sert bir şut sonucu skoru 1-0’a getirdik. Hem maçı kazanmamız hem de benim doğum günüme denk gelmesi bu anımı yıllar boyu hiç unutmamamı sağladı.

4. Karşısında oynarken en çok zorlandığın futbolcu? Bu sorunun cevabı aslında biraz ilginç.Küçüklükte aynı takımda oynadığımız Fatih diye bir arkadaşım vardı. İkimiz de birbirimizle yarışır, eşleşmeleri birlikte yapardık. O beni savunmayı çok iyi bilirdi,ben de onun zayıf noktalarını. Ona karşı zorlandığım kadar kimseye zorlanmazdım. Başarılı da bir futbolcuydu önce Fenerbahçe altyapısında senelerce oynadı sonrasında Sakaryaspor’a transfer oldu.

5. Futbol formda kalmak zorunda olduğun bir spor, ciddi kondisyon gerektiriyor. Bu konudaki çalışmalarını nasıl iletletiyorsun? Öncelikle her sporcu gibi beslenmeme ve egzersizlerime dikkat ediyorum. Takım antrenörlerinin yanı sıra bireysel olarak da bir hocadan destek alıyorum. Formda kalmak, sakatlık riskini minimize etmek futbol için çok önemli. Bu nedenle disiplinli olmaya ve sorumluluklarımı eksiksiz yerine getirmeye çalışıyorum.

6. Sana futbolu sevdiren, aklından çıkaramayacağın antrenörün kim desek ne dersin? Koray adında kondisyoner bir hocamız vardı. Bizi maçlara hazırlayıp, koşu antrenmanlarımızı düzenlerdi. Futbolun en keyifli yanı ayağında topu tutmaktır, ama en acı yanı da 90 dakika koşacak gücü kendinde bulmaktır. Hocamız bize bu gücü vermenin yollarını ararken aynı zamanda abi-kardeş ilişkisi kuruyordu. Bir derdim olduğunda hemen gidip onunla paylaşabiliyordum. Kısacası Koray Hoca hem sportif hem de insani yönüyle kolay kolay unutamayacağım bir antrenör.

7. Kulüp ve okulu aynı anda götürüyor olmak seni zorladı mı? Bu konuda okulu takip edemediğini hissettiğin anlar oldu mu? Evet, bunu özellikle lisenin ilk yılında yoğun bir şekilde yaşadım.Antrenmanlara ağırlık verdiğimde dersten, derslere ağırlık verdiğimde antrenmanlardan geri kaldığımı hissettim. Fakat sonrasında düzenli bir rutin oluşturmayı ve program yapmayı başardım. Şu an ikisini de yakın çizgilerde götürebiliyorum.

8. Çoğu sporcunun maçtan önce/ maç esnasında bir takım ritüelleri, totemleri olur. Senin de var mı? Ben genelde maçları gerekenden fazla ciddiye alıyorum. Eğer önemli bir maç oynayacaksak hafta boyu tüm gündemim futboldan ibaret oluyor. Ama bu stres ve gerginliği ritüel ve totemlerden daha çok, sevdiklerim ve takım arkadaşlarımla gideriyorum. Sanırım totem diyebileceğim tek şey maçtan önce elimi yüzümü soğuk suyla yıkamak.

  • Ertuğrul Ersoy Ertuğrul Ersoy
  • Süleyman Türk Süleyman Türk
  • Özgür Gözüaçık Özgür Gözüaçık
  • Brezilya Futbolu Brezilya Futbolu
  • KÜBRA COŞKUN KÜBRA COŞKUN
  • Melda Kondakçı Melda Kondakçı
  • Seçim Demirel Seçim Demirel
  • Mustafa Çeçenoğlu Mustafa Çeçenoğlu
  • Sehernur Yangaz Sehernur Yangaz
  • Birkan Tetik Birkan Tetik
Top